Saygın Günenç, Modernler Klasikleri Neden/Nasıl Okudu?, Heidegger, 2. Seminer

 

dersimizin ikinci aşamasında platonun hakikat öğretisine geçiyoruz Martin Heidegger'in neden Platon'la başlıyoruz Çünkü örnek vermek istiyorum yani geriye doğru okuma nasıl gerçekleşiyor başlangıcı kökleri doğru inmek hale gelir tam olarak bundan neyi anlıyor kısa bir yazı olduğu için Platon'un hakikat ejisini seçtim kısa Ama oldukça da zor bir yazı Türkçede iki çevirisi var. Bunlardan bir tanesi zamanında iz yayıncılıktan çıkmış metafizik nedir yer alan Ahmet Aydoğan'ın çevirisi ötekisi ise Uludağ Üniversitesi'nden meslektaşım felsefeci meslektaşım ve arkadaşım Zeynep ve erkeğe ait O da Kutadgu Bilig dergisinde çıkmıştı bundan 5 yıl önce 6 yıl önce Zeynep Berke'nin çevirisi Almancasına çok daha yakın olduğu için Zeynep Berke'nin Çevirisini size sunduk. Öncelikle isterseniz ilk derste yaptıklarımızın bir özetini sunayım birincisi halde Eğer varlıktan Neyi anlamaktadır aileler varlıktan var olanların belli bir alanda Mesken alanında dünya üzerinde yeryüzünde varmaklığını anlıyor ulaşmışlığını anlıyor Fakat bu ulaşma doğrudan şeylerde var olanların bedeninde gerçekleşiyor çok basit bir örnek Bugün hepimiz su içerken bardak kullanıyoruz Peki bizim için bardağın ifade etmiş olduğu şey tam olarak nedir bunun tanımını yapmaya çalıştığınızda mahiyetinin nedenini belirtmeye çalıştığınızda şöyle diyeceksiniz bardak bizim için bir tür su içme aracıdır. Suyu aldıktan sonra içmek için onu bir araç olarak kullanırım Dolayısıyla bardağın işlevi budur Böylelikle Bardak nedir sorusunun yanıtını onun işleviyle verirsiniz Heidegger'de ise işlevler ya da dar anlamıyla mahiyetler tanımı vermiyor Onun varlığına ilişkin o nesnenin ya da şeyin varlığına ilişkin herhangi bir şey söylemiyor Dolayısıyla esentia ile bu anlamda kopuk hale geldi. Neden Çünkü bardak demiş Olduğumuz şey tam olarak Tanrıların varmasını sağladığı ölçüde yıldızların varmasını sağladığı ölçüde 4 unsurun ateşin toprağın havanın ve suyun bir araya gelmesini sağladığı ölçüde her şey gerçek anlamıyla kendisi oluyor. Heidegger bunu şu anda herhalde Sanırım hayra gelin en gizemli kavramlarından birisini açıklığa kavuşturmaya çalışıyorum eğer herkes nedir bu kavramın duymuşsunuzdur Hatta yeni bir Türkçe'ye çeviri çıkmış Henüz daha değerlendiremedim okuyamadım ünlü halde gelin eraknesi üzerine demirdeyse aforizmik yazıların toplandığı bir kitap erakness kendiliğin çevrilmiş Doğru ben açıkçası birkaç Yıldız zaten bunu bütün sunumlarında getirmeye çalışıyorum ayda genelde erayniniz kendilerine kendini işlemek kastedilen şey çok basit Aslında bardak ışığın suyun havanın unsurların yaşamın oraya varmasını sağlayan kendi bedeninde tüm dünyayı bedenleştiren varlık var olan Böylelikle Heidegger buna dustink diyor şey diyor şeyler toplanma alanları Ferzan mumu gerçekleştiriyorlar yani birer meclis her var olan şey bir meclis toplanma alanı ve 4 onun dörtlü demiş olduğu şey toplanıyor Dolayısıyla Eğer siz kullanmış olduğunuz bir bardakta tanrıları görmüyorsanız yani Delice Bir iş yapmıyorsanız Heidegger buna ferrüt olağan dışı sunumu gündelik hayatta modern bilimin ve tekniğin egemenliğinde entrik taytı içine girmeniz Yani kendini kendi varlığımızın dışına taşmanız mümkün değil tanrılarla iletişim kuramıyorsunuz kutsallarla iletişim kuramıyorsunuz toprakla havayla ateşle ışıkla bağlantı kuramıyorsunuz sizin için bardak sadece ve sadece Su İçmeye yarayan bir araca dönüşüyor her şeyin böyle fon işlevsel olarak değerlendirildiği bir dünya düşünün Bizim Dünyamız Örneğin gökdelen Belki de bunun en iyi örneği bir gökdelene baktığınızda modern bilimin cisimleşmiş halini görüyorsunuz ete kemiğe bürünmüş halini görüyorsunuz matematik trigonometri en yüksek matematik en yüksek teknik buluşlar başarılar bir gökdelende cisim buluyor fakat gökdelenin gökdelenle birlikte oraya Varan şeyler yok gökdelen de oraya Varan şey sadece ve sadece insan dünyasının banalitesi yani sıradanlığı ve bayağılığı dolayısıyla olağan dışı olan tanrısallık yeryüzüne inmezse dünyada ete kemiğe bürünmezse ayda yere göre şey yani Kendine hiç gerçekleşmiyor her şeyin öteki şeylerin varmasını sağlamak için çekinmesi gerekiyor bir boşluk yaratması bu boşluğu yarattığı andan itibaren bir ayna gibi buna Ayna oyun diyor. Heidegger ikinci döneminde hiçbir Gerçek değil aile oyunu yani her varlık öteki var olanların varacağı bir yuvaya dönüşüyor bir bağlantı alanı bir köprü her varlık bir köprü Hatta Heidegger'in kendisi köprü örneğini verir köprü çevresindeki tüm dünyayı birleştiren bir kavşak noktasıdır hale geldi bunun için söylüyorum hale geldi vasista Varlık nedir sorusunun yanıtı Öncelikle şudur Her varlığın öteki varlıkların var olmasını sağlaması varmak ve bu varlığı eğiliminin gerçekleştiği her nokta var olan oluyor var olanlar her nokta her düğüm noktası sonsuza uzanabilir bu Tabi ki tüm evrenin her noktası öteki var olanların varması için bir köprüyse Eğer onlar birer var olan haline geliyorlar ve kuşkusuz neyin varmasını sağlıyorlar neyine ulaşmasını öteki var olanların ulaşmasını sağlıyorlar ve ortaya çıkan şey bunu aletea deniyor Yani ortaya çıktığı andan itibaren kendisini Göstermeye ve saçmaya başlıyor serpiliyor Büyüyor işte orada alete dediği şey gerçekleşiyor peki burada olmazsa olmaz Bir kilit taşı var mı var bazı aynı size ikinci tanımlamak istediğim kavram daha zengin kavramı daha Almanca'da orası burası vesaire demek Fakat aslında mekansal ve zamansal iki anlamı var birinci birinci anlamı mekansal az önce de belirtmiş olduğum gibi burası ya da şurası demek ikinci anlamı ise zamandaki herhangi bir an demek Almanca'da çok sık kullanılıyor zaten daha bu anlamda zamansal anlamı da var belli bir anı ifade ediyor Daha zay zamanında ve mekanda basitçe yayılmak demek Örneğin doğduğunuz andan itibaren dünya size varmış oluyor. Tam da o açılma alanının mantığı olması çünkü Eğer insanı devre dışı bırakırsanız dünya bir cesede dönüşüyor Evet öteki camlar var diyeceksiniz kuşlar için devam ediyor dünya Evet dünya ve yeryüzü ilk derste anlatmaya çalışılan ilk zeminlerde anlatmaya çalıştığım dünya ve yer arasındaki erdeyle welt arasındaki ilişki devam ediyor Bir Kuş içinde fakat Heidegger'e göre Hayvanların dünyası welt duymuşsunuzdur bu tabiri yani dünya yoksulu taşın Dünyası yok cansızların zaten Dünyası yok bunun nedeni şu; heykel Dede geldiğinden bildiğimiz bir şey Doğa dışlaşma alanı ENT oy serumuk yani her şeyin öteki şeye gönderme yaptığı toplanmanın olmadığı alan ne demek istiyoruz yani hani bir mineral bir elektron bir atom altı parçacık oraya vardığınızda itibaren başka bir şeye gönderme yapıyor yani Hintlilerin atman dedikleri Türklerin Türkçede kendilik dedikleri şey cansız dünyada da yok kendilik demek şu demek bir Merkez noktası olmak demek kendiliği anlayabilmeniz için tek yapmanız gereken şey kendinize bakmak Çünkü kendinize kendi olmaklıktan bahsettiğiniz andan itibaren kendinize bakarak kastettiğiniz şey bir merkez benim daha önceki konuşmalarımı dinleyenler şu kavrama aşinadırlar iç olmak insan demiş olduğumuz varlık kendiliğe sahip olduğu için içeriden dışarıya doğru dünyaya doğru açılan bir varlık en başından beri zaten tasa sahibi tasası olan kaygısı olan bir varlık Çünkü dünya içerisinde doğuyor ancak Hayde gel şöyle söyler ancak ve ancak bir dünya içinde doğan bir Dünyası olan varlıklar tasalı olabilir kaygılı olabilir evimizin kaygıları ve tasaları var ve tasasız olduğumuz olmamızın kendisi bir dairede yerde tasanın bir privat Bu anlamda yoksunluk durumu bile Aslında onun olduğu duruma işaret ediyor Tıpkı aristotelesti olduğu gibi stere sesin egos'a işaret etmesi gibi forma işaret etmesi gibi halde genelde de tasasızlık hali bile aslında tasanın kendisine yani kaygıya işaret eder şunu anlatmaya çalışıyorum insan varoluşu öteki varoluşlardan farklı sadece ve sadece İnsanın gerçek anlamıyla Dünyası var öteki var olanların Bu yüzden kendilerini gösterebileceği bir kendilik alanı kendi olma alanı insan Dünyası Bu yüzden biz dünyaya geldiğimiz andan itibaren çok kendimizi merkezde hissediyoruz Çünkü gerçekten de her insan Dünyanın merkezi ve bütün dünyanın deyimini de ise özeti boşuna değil eskilerin zübde-i Alem demesi alemin bir özeti olarak insanlara bakmaz insanlara bakması Çünkü tüm alemin tecelli ettiği deyim yerindeyse tüm öteki varlıkların kendisini göstermeye başladı açıklık alan insan var oluşu hale geliyor o yüzden insanı ve daha Zahire birbirinden ayırıyor bazen şöyle çevirenler var bazı Hani insan olarak çevirenler var hem yabancı dillerde Türkçede bu yanlış Çünkü insan var oluşu daha zahihsiz olabilir fayda göre göre o zaman da insan köprü olmaması vasfını kaybediyor Yani insan öteki varlıkların kendisini göstereceği bir alan olmaktan çıkıyor ve basit bir işlev varlığına indirgenmiş oluyor animal rasyonele Gel buna metafiziğin tarihinin vardığı nokta olarak adlandıracak yani tüm metafizik tarihi Platon ve buna dahil son noktada insanın animal rasyonel olarak tanımlanması da bitiyor Yani insan sadece ve sadece konuşabilen akıllı sahibi bir varlıktır ve değişik Hümanizm tipleri ortaya çıkıyor Örneğin Kimisi için insan yeteneklerinin geliştirilmesidir insan var oluşunun anlamı İnsan bazı yetenekleri sahiptir ve olabildiğince bu yetenekleri geliştirirsiniz Bakın bu fikri aynı anda çok değişik ideolojilere sahip insanlar tarafından savunulmuştur Örneğin Marksizm de doğrudan marksizmim kaynağı olan Marx tipik bir klasik hümanistir insanların becerileri vardır ve Bu becerilerin gerçekleştirilmesi gerekir sınıfta toplumlarda insanlar getirilerini becerilerini maharetlerini tam olarak gerçekleştiremezler Çünkü sınıfta toplumu olmaklık insanların yetenekli bazı yeteneklerini geliştirmesini engeller marks'a göre sınırsız toplum gerçekleştiğinde insanlar sınırsızca tüm yeteneklerini gerçekleştirebilir olacaklar Örneğin bu bir Hümanizm kavrayışı ama temelde hâlde göre göre yatan şey insanın Öncelikle işleviyle tanımlanması insan öteki varlıklar gibi önce mahiyetlere bakımından analiz ediliyor İşte bardağın işlevi su içmesini sağlamaktır fabrikanın işlemi üretim sağlamaktır bir marketin işlevi insanların yemek alabilecekleri işte içeceklerini besinleri alabilecekleri bir yer oluşturmaktır her şeyi belli mahiyetlerle tanımladıktan Sonra sıra insana geliyor ve insan öyle ya da böyle aileye göre varlığın merkezinde yer alıyor Hale gel işte insanın Öyle de böyle Bu sistemin içerisinde birazcık merkeze doğru yaklaşmasına Hümanizm diyor klasik Hümanizm ya da modernizm aynı şeyi yapıyor fakat özü itibariyle varlıkların mahiyetlerini saptanması ve insanın da ayrı olarak mahiyetini saptanması Daha sonra da bir şekilde bunların insan için kullanılması seferber edilmesi Hatta zamanımızda insanın kendisinin de bu mahiyeti belirlenen şeyler için seferber edilmesi insan var oluşunun bir kaynak haline gelmesi 2 dönem Heidegger'in teknik üzerine düşüncesini de Doruk noktası şudur insan bizzat kendisi bir Human Resort haline gelir Yani bir insan kaynağı haline gelir büyük bir enerji döngüsü içerisinde Her insan kendisini Bu enerji döngüsünün devamlılığı için feda eder ekonomi için feda edersiniz Ordu için feda edersiniz yüksek görüldüğü söylenen atıyorum Bu bir araba olabilir bu bir fabrika bir köprü olabilir Bunların hepsi bir kutsallık atletidir olmayan bir kutsallık bir köprünün kutsallığı yok ama aslında fakat köprü kutsal görülür köprü Bir ülkenin bir dünyanın ortaya çıkışının adeta alameti harikası olur herkes modern tekniğin buluşları ile yapmakla övünmeye başlar Bu dünyada sağa ya da sol fark etmez İster inansın ister inanmasın bir anda insanların Yapay Zeka uğruna nasıl methiyeler dürttüğünü görürsünüz ideolojiler anlamsızlaşır Nitekim dünyaya baktığınız zaman şu anda herkesin hangi görüşte olursa olsun yapay zekayı neredeyse överek bahsettiğini görüyorsunuz Bu şu anlama geliyor Aslında İnsan kendi çevresinde görmüş olduğu şeyleri artık üretme iman etme noktasında basitçe ve iman ettiği ölçüde kendisini gerçekleşmiş sayıyor Örneğin bir insanın insan olmaklığın en iyi ölçüde iman etmesi üretmesi üretmeyen bir insanın tembel ve dolayısıyla bir ülkenin bir halkın bir topluluğun bir insanın insan olma ölçütü üretmesi oluyor şu anda da öyle değil mi Örneğin neden ihracatı ithalat karşısında övüyoruz neden ithalat hep böyle ihracat karşısında kötü bir şey olarak aktarılıyor ekonomik olarak bunun gerekçeleri olabilir ama asıl mesele insan olmanın tanımını öğretmek olarak tanımlanması Dolayısıyla insan üretmezse işlevine uygun hareket etmemiş oluyor ve insan olmaktan çıkıyor şimdi bunun müsebbibi Hayda yere göre aristotelesti çünkü insanın ergonomi sorusunu sormadı mı ve şimdi az önce birazdan bahsedeceğimiz platonun hakikat öğretisinde anlatılan platonda ister istemez bir tür insan tanımına varacak ve bir tür varlık tanımına varacak halde gene göre metafiziğin düğüm noktası Burası bundan sonra tarihin akışı değişecek dünya farklı anlamlandırılacak İsterseniz bu farklı anlamlandırmanın hale gelin deyişiyle vesince yani varlığın özsel dönüşümünün değişiminin dönüm noktasını nasıl gerçekleştirdiğine bakalım önce klasik olarak size felsefe kitaplarını anlatıldığı şekilde bir hatırlatmak istiyorum mağara alegorisini Çünkü Mahalle legolesi üzerinde bu yazı Şimdi hemen hatırlayalım sağ tarafta çizgi benzetmesi var okuyanlarınız Hemen hatırlayacak sol tarafta ise mağara alegorisi var bunların ikisini Peter kingsman ki kendisi halde gerçekten etkilenmiş bir felsefeci O yüzden bu çizimini seçtim Bir arkadaşıyla beraber yapmışlar konuşmanın diyeti şimdi aşağıdan başlayalım Burası Mağara ve hepimizin bildiği gibi küçüklüğünden beri zincirlenmiş insanların yaşadığı mağaranın en dip noktası burada gözleri sadece mağaranın ekran diyebileceğimiz işte perde diyebileceğimiz yere doğru dönük olduğunu görüyoruz kelepçelendikleri için boyunlarından ve Çünkü bacaklarından kelepçelenmişler ve başlarını çeviremiyorlar hatırlayacağınız üzere arka tarafta bir duvar var insanlar şuradan geçiyorlar sürekli yürümekteler bir yol var burada burada gösterilmemiş ama hemen arka tarafta yukarıda bir noktadan arkalarından Işık geliyor mahkumların ve insanların şurada yürüyen insanların taşınmış oldukları nesnelerin şeylerin canlı ya da cansız nesnelerin şeylerin gölgeleri ekrana vuruyor yani mağaranın duvarına vuruyor insanlar bu görüntülerin var olan olarak adlandırıyorlar o on dedikleri şey Yunanca'da var olanak adlandırılan şey basitçe Görüntü fakat görüntü olduğunu bilmiyorlar onlar için zaten varlık denilen şey bundan ibaret bir de burada arkalarında yürüyen yolda yürüyen insanların seslerini duyuyorlar duymuş oldukları sesleri de gölgelerden gelmekte olan sesler gibi düşünüyorlar aynı sinema perdesinde olduğu gibi duyduğumuz sesleri sinemanın perdesinde insanların konuştuğunu onlardan geldiğini düşünüyoruz bodyumun hepinizin bildiği gibi Fransız filozof bodyumda platonun mağara legorisini sinema içerisinde benzetmesi Bu anlamda boşuna değil doğru benziyor gerçekten sonra Fakat İçlerinden bir mahkum yukarı doğru salınıyor bırakılıyor bırakıldıktan sonra önce gözlerini ateşe doğru çeviriyor ve gözleri kamaşıyor gözleri kamaştıktan sonra tabii ki başta görmüş olduğu var olanlardan daha az var olanmış gibi geliyor gördüğü şeyler Aslında asıllarını görüyor Gölgelerin asılı olan şeyleri görüyor fakat gözleri kamaştığı için sanki onlardan daha az var olanmış gibi gözüküyor birazdan örneklerini göreceğiz Haydi gelin nasıl çevrildiğini göreceksiniz Zaten platonun bence metnine yönelince çok uygun fakat sonra göz gözün adeta odaklama mekanizması yani göz kamaşması ortadan kalkınca daha net görmeye başlayacaklar ve o zaman diyecekler ki mağarada görmüş olduğum Gölgeler daha az varlıktırlar daha az var olmaktadırlar Onların asılları olan şeyin daha yüksek bir var olması seviyesi vardır Bütün bir felsefenin mi bütün bir metafizik tarihi bu daha fazla var olma seviyesi kavramına dayanacak aristoteleste de böyle değil mi enerjiye ya günah Biz karşısında daha yüksek bir var olma seviyesini ifade ediyor ve daha yüksek bir enerj daha aşağıdaki energeyi Güner misaline getiriyor ve onun üzerinde daha yüksek bir varlık seviyesini ifade ediyor Tıpkı Burada da daha sonraki aşamaya geçiliyor mağaranın dışında olur da çıkacak olurlarsa Bu kez asıl [Müzik] ışık ışık da Kendisinin çevresinde aydınlatır olan şey şimdi eşleştirme yapalım İyi ideesi güneşidelerin kendisi mağaranın dışındaki tüm varlıklar matematiksel nesneler var Ara bir varoluş olarak hatırlayacaksınız önce gözlerine alışması gerekiyor mağaralar dışına çıktığında da önce hemen nesnelere bakmıyor nesnelerin gölgelerine bakıyor Örneğin işte ağacın göldeki yansımasına bakıyor işte o Yansımalar Dış dünyada görmüş olduğu gölgemsi olan şeyler matematiksel nesneler ara bir varoluşa sahipler aracılık ediyorlar şimdi güneşin kendisi bizim güneşimiz Yani bu dünyada biz mahkumlar olarak güneşimiz Tam da mağaranın içerisindeki Ateş zaten Yani iki dünya varmış gibi fakat birbirini kopyalıyor birbirinin adeta eşlemi iki dünya aşağı doğru indikçe işte e Dolayısıyla yaklaşıyorsunuz E dolanlar yani imgeler bu imgelerde zaten doğrudan gölgesi ekrana gölgesi vuran perdeye gölgesi vuran nesneler Gölgelerin bizzat kendisi Evet şimdi hepimizin böyle hatırladıktan sonra isterseniz sanayide gelin bunu Platon aracını nasıl anlattığına bakalım Öncelikle bir Yunanca Metin var Yunanca metnin karşısına hemen Türkçe metinde öyle değil ama orijinal Metin şöyle orijinal metinde sol tarafta dönercesine bakıyorsunuz sağ tarafta Türkçesini okuyorsunuz Tıpkı bazı kitaplarda olduğu gibi Platon diyaloglarını biliyorsunuz Yunanca ve Türkçe basılıyor Bunun iki amacı var ve olumlu amaçları var Bunlardan bir tanesi yunancasını bizzat görmemizi sağlamak ikinci amacı ise maalesef hünacadan çevriliyormuş imajı uyandırmak Türkçede münaciden çevrildiği söylenen Platon diyaloglarını çok çok büyük bölümü Yunancadan çevrilmemiştir Türkçedeki Platon çevirilerine yazık ki İngilizceden yapılıyor sonradan sonradan Türkçe yunancasına bakılıyor Hatta size ilginç bir şey söyleyeyim Türkçedeki Almancadan yapıldığı çevrilen çevrildiği söylenen Metinler de maalesef Almanca'dan çevrilmiyor İngilizce'den çevriliyor almancalarına bakılıyor Örneğin diyelim ki object kelimesi İngilizcede object ne demek bir nesne demek İkincisi de amaç demek şimdi Almancada ise iki tane deyim var bir tanesi object ötekisi swack swek amaç Almanca'da obebek nesne demek şimdi eğer bir çeviriye baktığınız zaman Almanca'da silek yazdığı halde o Eğer nesne diye çevrildiyse bu İngilizceden çeviridir size daha feci bir örnek vereyim mi bir yerde diyor ki; işte diyor Kant diyor gressüm diye bir filozoflar tartıştı Ben orada şaşırdım gresim dedim arkasına baktığım zaman indeks var index'te Aha gresim yazıyor Bir de adında koymuşlar yani adı a olan bir resim var oysa ki bunun Almancası grasshalim ot yaprağı diyeceksiniz ki Peki metinde ne var metinde şu var Kant diyor ki; bir gün Tıpkı Newton'ın mekanik yasalardan yola çıkarak gezegenlerin hareketini Önceden tahmin etmesi gibi bir günde bir Newton çıkacak biyolojide ve sırt biyolojinin yasalarından yola çıkarak bir ot yaprağını ot yaprağını kimse çıkar sayamaz diyor bakın görüyor musunuz oradaki ot yaprağını insan sanmış Hatta size daha ilginç bir şey söyleyeyim bir kitap var bir çeviri var orada özel isimler çevrilmiş adamın soyadı ritter Şövalye diye çevrilmiş adamın soyadı genlikey derebeyliğe çevrilmiş özel isimleri bile çevirmişler şunu anlatmaya çalışıyorum Türkiye'de sadece Almanca'dan yapıldığı söylenen çeviriler İngilizceden şuradan buradan yapılmıyor Yunancadan yapılan çevirilerin de çok İngilizceden yapılıyor hiç kuşku yok metne baktığınız zaman buram buram İngilizce korktuğunu görüyorsunuz orijinal metni takip etme becerisi şu anda Türkiye'de gerçekten çok zayıf ve Umarım klasik düşünce Okulu yani ki bu yola girmiş bir okul Hani Arapça dersleri var Farsça dersleri var Latince dersleri başladı Umarım devam eder Aynı şekilde ben Umarım Yunanca derslerini burada verebilirim klasik Yunanca derslerini yani cemaletin önemi amacı var Cemalettin hocamızın işte ne bileyim Helenistik klasiklerini kazandırmak istiyor bunların yapılması için gerçekten Yunanca bilen Adamlara ihtiyacımız var İngilizce yetersiz köklerine inecek ve ingilizcesine bakmayacak ya bir kitabı Eğer ingilizcesine bakarak çeviriyorsa zaten kişi o dili bilmiyordur İşte o yüzden belki de biz de haydager gibi hardman gibi ya da büyük işte John Bernard gibi adamlar çıkmıyor Çünkü Yunanca bilen Latince bilen insan sayısı çok az devam edelim böyle bir dedikodudan sonra ve benim için büyük bir yara şimdi Haydi gel rin bu çevirisi okumak çok zevkli ve size şöyle söyleyeyim şöyle söylüyorum kendi kendime diyorum yani Hayde gel Acaba neden çevirmenlik yapmamış aynı zamanda ama yapamazdı Tabii ki bu kadar yazmış bir insanın çevirmenlik yapması Onun bu yazacaklarını yazamaması anlamına gelirdi fakat inanılmaz güzel çeviriyor yani dört dörtlük Ben hayatım boyunca yani yunancasına bin kez baksam böylesine bir anlam çıkartamazdım ama Haydi gel bunu yapıyor işte büyüsü orada gizli şimdi mağaramsı bir O2 his var yunancası yani bir Mesken insanların Mesken tuttukları bir alan var ve Burası Hayde gele göre ten diopeos finom yani gözle görülür insanların çevrelerine baktıkları zaman gördükleri dünya mağaranın içi böyle bir yer daha sonra içinde bir tepemizin bilgi bir üst tarafta Bir Ateş Var zaten Fakat bu ateşin Ateş nesneleri yansıdıktan sonra onların gölgeleri duvara yansıdıktan sonra daha doğrusu insanlar var olan olarak ilk bu Varan şeyleri söylüyorlar Varan diyorum gerçekten de az önce söylediğim gibi an geyiğin wassi'yi da um deyip yani insanların çevresini oluşturan onların çevreleyen kuşatan ve onları ilgilendiren onlara varan her şey ilk olarak onlar tarafından Tasvip like olarak adlandırılıyor yani var olanlar olarak taslağı yerinde hemen Heidegger sözlü de size bir sunayım küçük Hayde gel ontayı çoğul bir kelimedir Yunanca'da neutrun floralis bir kelime Yani çoğu neye oturun bir kelime tabi onda birebir çevirecek olursak varlıklar demek bu Almanca'ya Hep ders zayendi diye çevrilir Bakın bu bile maalesef Almanca'dan çevirmek adına var olan diye çevriliyor Oysaki burada derstein diye gördüğümüz zaman var olan diye değil var olanlar diye çevirmemiz gerekiyor ki knoktan Örneğin Çoğu zaman bunu yapıyor ve doğru yapıyor bu mağaramsı orkest'te yani mekanda insanlar kendilerinin dünyada hissediyorlar evlerinde hissediyorlar ve ona güveniyorlar Hadi gel Ey dostu tanımlıyor Şu bildiğimiz ideaya ve Ey dostu ilk kez burada tanımlıyor ve bunu Almancaya Ey dostu yani ey dost ve platoda İkisi de eş anlamlı kullanılır çoğu zaman bazen ey dostlar bazen egea'dan aynı şeyi kasteder Hale gel bunu Almanca'ya aus Zeyna olarak çeviriyor dışa doğru görünmek demek içeriden dışarıya doğru yansımak tecelli etmek görünmek Zuhur etmek demek Zahir olmak her şey kendisini Böylelikle göstermeye başlıyor tecelli ediyor ve kendi tecellisi içinde görüntü hissi içerisinde kalarak durarak oğla durarak var olan haline Geliyorlar yani göründükleri ölçüde varlar işte halde göre göre İdea demiş Olduğumuz şey bu saf görüntü içerisinde kendi kendi görünüşü içerisinde kalma hali burada kaldığında belli bir kıvam kazandığında İdea oluyor yani İdea demiş Olduğumuz şey Hayde gelene göre bana göre de öyle Ben de bu yoruma %100 katılıyorum ve bana sorarsanız çok basit bir gerçek bu platonda idealar görünüşlerin arkasındaki gerçeklik değil görünüşlerin en yüksek kıvam bulmuş saf halidea Aslında görünüşün saflaşmış hali Örneğin tavşan tavşanın ideası demiş Olduğumuz şey tavşanın karanlıkta kalan içeriği değil tavşanı tavşan yapan şeyler nelerse herhangi bir varlığı varlık yapan şeyler nelerse Onun tam olarak o görünüşü ortaya çıkartma mantığı o görünme mantığının kendisine Platon İdea diyor devam edecek olursak insanlar çoğu zaman ve en yakınlarında olacak şekilde en yakında bir gördükleri şeyi alarak yani göründükleri şekilde sıradan nesneleri gerçeklik olarak nitelendiriyorlar fakat hala le gerektiğinde ideaların bende bir kitap ideasının bulunması gerekir Çünkü ben bir şeyin kitap olarak nitelendirdiğim andan itibaren onun görünüşüne ait olan şeyi zihnimde zaten dininde gözlemin önüne getiririm ve gözlerimin önünde görmüş olduğum Aklımın gözlerini görmüş olduğum Görünüşe göre bunun görünüşünü kıyaslarım ve bunun görünüşüyle Kafamdaki görünüş Eğer birbirine yakınsa buna kitap olarak adlandırırım Fakat bunun görünüşü benim zihnimde Aklımın gözleriyle görmüş olduğum görünüşten ayrılıyorsa ayrı düşüyorsa buna kitabımsı derim eğer içinde yazı yoksa kitap değildir derim Çünkü benim Kafamdaki kitapın içerisinde yazı olmaklık vardır ve yazı olarak görünür görünüşe gelir dolayısıyla her İdea benim görünen dünyayı anlamamı sağlayacak geçitlerdir görünme geçitleridir Hanedan ikinci kısımda daha sonraki devamında güneş ışığından bahsediyor güneş ışığı hepimizin bildiği gibi bütün öteki nesnelerin yani kendiliğinden gelişen ya da insan tarafından yapılan insan mamul olan nesnelerin görünmesini sağlayan şey ışık vererek bir bakıma ideanın mantığını güneşte görüyoruz her ilde aydınlatıcı Örneğin kitap fidesi aracılığı kitabı görüyorum diyelim ki Ağaç ideası ağacı görüyorum Fakat sadece ağaçidesi yetmez ağacın türleri var Her türün Kendisi de Dolayısıyla ben eğer bu diyelim ki Sümbül bitkisi diyorsam kafamda sümbüre ilişkin oluşan bir İdea var ve bu ideanın gözünden bakarak onu gözüm olarak kullanarak onu görüyorum Aklımın gözleriyle görüyorum her gün görme eylemi Bu anlamda platonda aklın gözleriyle gerçekleşiyor sanırım Burada hemfikirizdir ve dolayısıyla güneşin kendisi tam olarak her idenin yapmış olduğu şeyin maksimum hali yani her idea tek bir şeyin görünmesini sağlarken Örneğin Sümbül idyası sümbürün görünmesini sağlıyor İnsan ideası insanın görünmesini sağlıyor Cahil insan ideası cahil insanın görünmesi Bilge insan eliası Bilge insanın görünmesini sağlıyor fakat irenin ibesi olan iyi idiyası ise görünmenin kendisi demek yani sadece tek bir şeyin görünmesi anlamında değil Fakat her şeyin görünüşe çıkmasını sağlayacak kaynak anlamında iyi hediyesi Güneş de temsil ediliyor Evet hakikat diyebilirsiniz şöyle diyelim isterseniz idealar aracılığıyla nesneler görünmeye başlıyorlar Sümbül iddiası aracıdır Sümbül bana gönderiyor diyelim ki ben sümbürü bilmiyor sümbür bitkisini görmüyorum ve siz bana Sümbül bitkisinin şöyle şöyle bir bitki olduğunu söylüyorsunuz biliyorsunuz Hayda platonda her öğrenme gerçekleşir öğrenmeler apostürür değildir zaten melon diyaloğunda anlatmaya çalıştığı şeyde o platonun yolunda basitçe söylenen şey şu; bir geometri sorusunu çözmenin tek yolu geometri sorusunu bizzat o kişinin kendi gözleriyle görerek çözmesidir başkası tarafından hiçbir zaman anlama aktarılamaz anlam var anlama dediğimiz Eylem başkasına aktarılabilir bir şey değildir Benim Size hiçbir zaman bir şey anlatmam mümkün değil anlatma eylemi platonda imkansız insan sadece ve sadece içeriden dışarıya doğru anlayabilir Peki siz diyeceksiniz ki sümbürü bilmeyen bir kişiye sümbürü nasıl anlatıyorum o Sümbül ideasını içeriden kuruyor yani önemsiziyorsunuz ki şöyle şöyle şöyle özellikleri vardır diyorsunuz sonra ben o özellikleri Sahip olmayı İdea demiş olduğum şeyin içerisinde birleştiriyorum buna Platon Sinop istiyor faydan diyaloğundan hatırlayacaksınız bu faydon yolunda geçen bir tabir sinopsis topluca görmek demek bir yığın dağınık şeyi bir araya getirdiğinizde ideeye elde ediyorsunuz dağılmayan bir küre gibi olması gerekiyor Bu yüzden apostürleri öğrenmeler sahte öğrenmelerdir Nitekim Hale gel bunu çok güzel anlatıyor bir insanın beynine istediğiniz kadar bilgileri yiyin bunun hiçbir anlamı yok Çünkü kişinin Ancak ve ancak zihninde idealde toparlandığı ve sünnetlik hale geldiği ölçüde Anlamak mümkün Evet bu konuda halde genelde Platon arasında bir ayrışma yok Ben de aynı şekilde düşünüyorum Örneğin cerrahın eli demiş olduğu şeyler ne anlıyorsunuz tam olarak iyi bir ameliyat yapabilmeyi anlıyorsunuz Öyle değil mi Peki bunu deneyimden mi öğreniyorsunuz yoksa Aslında bakarsanız deneyim yoluyla deneyim öncesine mi gidiyorsunuz kastettiğim şey şu; platona göre deneyinden geliyormuş gibi gözüküyor Fakat aslında deneyimi önceleyen bir apiriyor zemini var Kant buna işte kategoriler diyecek işte görü formları diyecek fakat kamptan daha apiri düşündüğü için Platon yani Aslında bakarsanız sonradan ortaya çıktığını düşündüğünüz her şey zamansal olarak en baştan beri var platonda alete'ye tam olarak bu demek klasik anlamıyla alete günahların anladığı anlamda aleteya önceden var olan şeylerin sonradan açığa ilk kez açığa çıkmaları demek aristoteleste de böyle değil mi aristotelesti yaratım var mı Siz bana söyleyin aristoteleste platonda yaratım var mı yaratım yaratım yok gerçek anlamıyla Çünkü söz konusu olan şey İğdenin ışımasıyla açığa çıkma durumu Örneğin cerrahın eli ilk cerrahın ortaya çıkmasından sonra ortaya çıkan bir şey değil zaten Cerrah olmaklığın kendisi insan dediğimiz şey hiç ortaya çıkmadan önce de beklemekteydi demek istediğim şey var olan şeyler Şimdi de ortaya çıktıkları ölçüde var değiller hiç daha ortaya çıkmadıklarında bile deyimlerin Hepsi mahiyetleri yani isterseniz burada tasavvuf uzmanları da var İbni Arabi'nin bir değişiğini kullanayım ki zaten platondan esinlendiğini hiç kuşku yok Ayağını sabite burada Ekrem Hoca da çok sık anlatıyor Ben de dinliyorum Başka hocalarımızdan da dinliyorum Siz de okumuşsunuzdur aynı sabite sabit hakikat demek ve deyimindeyse cerrahın eline ait olan içerim Neyse onun içeriği Neyse mahiyeti bu aynı sabiti olarak daha ortaya çıkmadan bile önce var Tıpkı insanların onları o yapan şeylerin onlar dahi çeşit olmadan olmaları gibi Örneğin Hz Muhammed'in hakikati Hazreti Muhammed Daha doğmadan önce tanrıda aynı sabiti olarak vardı şunu söyleyip söyleyeceğiz sadece sizin bu dünyaya gelişiniz bir kereymiş gibi gözükebilir Fakat aslında o karanlıktan aydınlığa bir kere çıkıyor sizin varoluşunuz karanlıktan aydınlığa bir kere çıkıyor fakat aslına bakarsanız Ezeli ve ebedi Dolayısıyla hiçbir zaman yaratım Yok biletonik Dünyada sadece ve sadece kopyalama var demi urgus'un yapmış olduğu şey aynı sabitenin açıkta alete alanına aktarılması Ne dersiniz Öyle değil mi yani yaratım demiş Olduğumuz şey sıfırdan tüm mahiyeti ve içeriğiyle ortaya çıkartılması değil zaten Ezeli ve ebedi olarak bulunan şeyin karanlıkta bulunan şeyin sonradan açığa çıkartılması O yüzden aratelya bu işte İdea demiş Olduğumuz şey açığa çıkartıcı güç iyi ideası sürekli olarak nesnelerin var olanların bu dünyaya gelmelerine vesile oluyor peki Platonik evrende tekrar var mı var çünkü tümeller var tümeller bu dünyaya tekrar ve tekrar tekrar ve tekrar geliyorlar Örneğin Her İnsan doğduğunda insan ideası bu dünyada gerçekleşmiş oluyor ete kemiğe bürünüyor ve insan elyasından uzaklaştığı zaman beden ölüyorsunuz Karanlığa gidiyorsunuz fakat yok olan bir şey yok gerçek anlamda IDE Yok olmuyor Her neyse sorunuzun yanıtını böyle vermiş olayım bilmiyorum sizi tatmin etti mi Ama önemli olan şey şu önemli olan şey şu; fiyatı ona katılmak zorunda değil önemli olan şey platonda ideaların Ezeli ve ebedi olarak karanlıkta bekledikleri hangi İlya tarafından açığa çıkartıyorlar iyiydi yazı iyi dias'ı öteki iddiaları ışığdığı zaman açığa çıkıyorlar Örneğin Sümbül iddiası Sümbül ilyasının dünyaya gelmesine vesile olan iyi iddiası aracılığıyla açığa çıkıyor Peki iyi Neden iyi ahlaki açısından iyi olduğu için değil öteki var olanların görünmesine ve stili olduğu için iyi yani açığa çıkartıcı güç yükseldikçe var olma seviyesi yükseldikçe iyilik de yükseliyor bunun pilotinos'ta da görüyoruz madde örneği neden Kötülüğe kötülüğe Doğru giden bir yolu açıyor Çünkü madde karanlık madde bozulum alanı madde demiş olduğunuz şey mahiyetlerin birbirine karışmasına yani maddenin kötülüğü mahiyetlerin birbirine karışmasına vesile olmasında gizli Oysa ki Her şey net olsaydı yani mağaranın dibindeki bir değil mağaranın dışındaki gibi olsaydı o zaman tam iyi gerçekleşmiş olurdu Dolayısıyla mağaranın içindeki kötülükten yani bozulmuşluktan mağaranın dışındaki Ezeli ve ebedi görünme alanına Yani sürekli olarak görünme alanına çıkıyoruz filozofosu olarak ve insanları da maddeden kurtarmaya çalışıyoruz Çünkü madde eziliği ve ebedi olanı sürekli olarak bozuyor yıpratıyor dönüştürüyor onu onu Yok olmasına vesile oluyor daha uzun süre kalabilmesi için tutunabilmesi için kendi doğasına yaklaşması lazım sofistleri Örneğin bu anlamda maddi filozoflar Çünkü her şeyi göreli kıldıkları ölçüde hiçbir şeyi hiçbir şey olarak adlandıramıyorsunuz her şey her şey oluyor çünkü hiçbir şeyin iddiası yok gerçek anlamıyla hiçbir şeyin gerçek anlamıyla Mahiyet yoksa sofistik bir dünyada tamamen akan bir dünya tam bir Roya böylesine akan bir dünyada her şey her şey olduğu için dolayısıyla böyle bir dünya Dolayısıyla kötü olurdu iyiydi yarısı ise az önce de belirttiğim gibi ahlaki olarak iyi değil açığa çıkartma gücünün maksimum olmasını ifade ediyor ve var olmak yokluk karşısında İyidir bu Resulü hep bunu vurgular der ki yani yok olmak mı hiç olmamak mı olmak mı hayır olmak olmamaktan daha iyidir madde yokluktan daha iyidir Çünkü madde hiç yok değildir En azından belli ölçüde bir gerçekleşmişliği anlatır Her neyse şimdi Dolayısıyla mağaranın içerisinde bir dönüşüm gerçekleşecek dip daykar Apo didon Style gözler iki açıdan kamaşacak bu gözlerin kamaşma hadisesini biliyorsunuz ilk kamaşma gözlerinin kamaşma hadisesi ateşe bakıldığında gerçekleşiyor ikinci kamaşma ise güneşe bakıldığında gerçekleşiyor mağaranın dışına çıktığınızda güneşin olduğu alanda gerçekleşiyor güneşe bakamamak değil anlamında değil sadece güneşin aydınlatmış olduğu nesneleri de bakamıyorsunuz Çünkü her şey kendisinin tüm açıklığıyla gösteriyor İstersen şöyle söyleyelim mağaranın dışına çıktığınızda tüm alemin gerçekliğini tüm çıplaklığıyla görüyorsunuz Alem Gözlerinizin önünde temaşa edilebilir bir şekilde açılıyor o yüzden cahil olmak demek karanlıkta yaşamak binmeye başlamak ise o karanlıkta olan alanın gelerek azalması demek yani Cahil insan Karanlıkta Yaşayan bir insan gerçekten de Çünkü olabildiğince Az sayıda ideası var az sayıda İlyas olduğu için az şeyi görüyor Siz Bakı hiç dinlemediyseniz Gökhan Sebastian sebasti müzik dinlerseniz sizin için sadece ve sadece Arabesk müzik oluyor ve bir insanın müzik Dinledikçe ve daha yüksekte daha güzel olan şeyi gördükçe Tıpkı güneşe güneşteki kapasitesi artıyor daha fazla şeyi gösterme gücü ortaya çıkıyor bu yüzden Örneğin mağaranın dışında çıkıp tekrar girebiliyorsunuz girmek istemiyorsunuz normalde ama Platon diyor ki yine diyor girecek Çünkü girip Oradaki insanlara göstererek Onların da güneşin gücüne sahip olmasını istiyor demeliyiz Çünkü gördükçe gösterme gücünüz de artıyor mağaranın dışına çıkan kişinin aynı zamanda Güneş olma vasfı var aydınlatması lazım Dolayısıyla tekrar mağaraya geri dönüyor ve bu şaşırtıcı değil değil mi hümanizmin esas Fikri Hatta aydınlanma demiş Olduğumuz şey de bu aydınlanma aydınlanmış insanların aydınlatma eğilimi zaten auf clearing Almanca'da aydınlanma diye çevriliyor yanlış bir çeviri Biz aydınlanma nedir sorusu diye çeviriyoruz hep Kant'ın vasista yazısını Oysa ki o cümle şöyle çevirmeli Aydınlatma nedir Almanca'da aydınlatmak demek Aydınlatma nedir Yani aktif aktif bir Aydın'ı Aydın yapan şey aydınlanmış olması değil aydınlatması Çünkü ideaları gördüğü gerçekliği gördü mağaranın dışındaki hakikati gördü O halde mağaranın içerisinde Karanlıkta Yaşayan insanları bu hakikati göstermesi yani onları aydınlatması gerekiyor işte bu aydınlatma görevine üstlenmiş olan kişiye Aydın diyoruz Bu da Platonik bir tema diyelim ki Platon için 9 olan sizin için ne oluyor siz söyleyin sizin için hakikat var mı var diyelim diyelim ki diyelim ki siz diyelim ki siz pilotunun fakat mantığı mantık aynı mantık hakikat bir görünüş sizin için o görünüşü gözlerine de görüyorsunuz ve doğru gördüğünüz ölçüde bakın hakikat neye dönüşüyor doğruluğa dönüşüyor isterseniz şöyle tanıyalım aleteyle'den orta Tosya geçiş ya da hakikatten gerçeklikten doğruluğa geçiş Hayda gel diyor ki metafiziğin tarihi hakikatten yani karanlıktan aydınlığa çıkış dinamiğinden doğru görmeye dinamiğine geçiştir diyor siz artık sadece ve sadece yani sizin için önemli olan hakikatin görülmesi doğru görülmesi oluyor ve siz şöyle diyeceksiniz bana göre Platon yanlış görüyor diyeceksiniz ve kendi doğru görüşünüzün doğru görüş olduğunu savunacaksınız ve bunu söylediğiniz andan itibaren onu yaymak isteyeceksiniz İstersen şöyle söyleyelim tek bir gerçek dünya var bu tek gerçek dünyanın dışına çıktıkça sulanıyor dünya deyimlerin dese seyreliyor tek bir dünyanın seyrelmiş hali var tek bir dünyanın merkezde iyice toparlanmış kıvam kazanmış hakiki hali var tek bir dünya var platonda İki dünya yok Bu tamamen platonun yanlış yorumlamasını bu halde gene katılmadığı bir şey halde gene göre de ki Bence de zaten çok doğru bir adım platonda tek bir dünya var bakın şöyle söyleyelim mağaradan geriye mağaranın dışına çıktıktan sonra mağaraya dönmenizin nedeni zaten artık oradan aldığınız şeyi oraya geri getirmeniz zaten Yani siz mağaranın içerisinde daha fazla aydınlık getiriyorsunuz Siz kendinizle birlikte güneşe getiriyorsunuz oraya sayınız arttıkça Güneş de artıyor mağara aydınlanmaya başlıyor tek bir kişi her her mağaranın dışına çıkan kişi Güneş ideasının kendisini üstleniyor ve geriye döndükçe mağara aydınlanmaya devam ediyor Yani şunu demek istiyorum tek bir dünya var platonda platonda İki Dünya olduğu Gerçek değil Çünkü şöyle şöyle hemen dönüyorum hocam şöyle düşünürseniz yanlış düşünürsünüz doksa dünyası ve Mus Dünyası böyle iki dünya yok doksa demiş olduğunuz şey Nus dünyasının zaten seyrelmiş hali daha iyi görmeye başlamanızı sağlıyor hakikate yaklaşmak Örneğin bağı dinlemek gene bu dünyada gerçekleş iyor bağı Dinlediğiniz andan itibaren zaten yeriniz değişiyor aynı anda oluyor yani bu Bu bir benzetme zaten Yani o gidiş geliş hareketi açığa çıkartma hareketi Zaten her an burada gerçekleşen bir şey Haydi gelin iddiasını söyleyeyim Haydi gelin iddiası çok basit olarak söylenebilir çok basit olarak daha önce kökende Yunan dünyasının Yunanlıların deneyimi değil şekilde hakikat günahların deneyimlediği şekilde hakikat karanlıktan saklı olandan saklı olmayana doğru bir hareketti yani açığa çıkma hareketiydi açığa çıkarma hareketiydi Hatta çaba gerekiyordu Çünkü siz çaba harcamazsanız hiçbir şey kendisini göstermiyor bir ilk Seminerde anlatmaya ilk derste anlatmaya çalıştığın gibi sürekli olarak Yeryüzüyle dünya arasında bir çekişme olması gerekiyor bir şeylerin açığa çıkması için ve insan dediğimiz varlığın gerçekten anlamıyla olması ve çaba harcaması gerekiyor fakat siz bu açığa çıkma hareketini değil de bir kere nesneler açığa çıktıktan sonra onların doğru görünmesini Merkezi alırsanız o zaman sizin için Esas mesele saklı olan değil açığa çıkmış olduğu haliyle dünyanın kendisi ve onu doğru görebilmek meselesi oluyor Dolayısıyla hakikat artık şöyle tanımlanıyor de ortaya Vahit deniyor buna Almanca'da hakikatin yeri meselesi ve hepinizin bildiği gibi aristoteleste de platonda da hakikatin yeri Belli bir yerden sonra akıl nuz mağaranın dışı dediği yer zaten nus'un kendisi hakikat dediğimiz şey tekabül ilişkisine dönüyor Örneğin neye gerçek dersiniz neye hakikati edersiniz gerçek anlamıyla benim zihnimde olan şeyle dışarıdaki olan şey çakıştığında örtüştüğünde ben buna doğru derim doğru yani hakiki derim hakikatin kendisi bir tekabül ilişkisine indirgenmiş oluyor Hayde göre göre doğruluk zihnin bir özelliği oluyor hakikat demiş olduğumuz şeye bir açığa çıkma ilişkisi değil açığa çıkan şeylerin doğru görülmesi yani Gözde görünen arasındaki ilişki olarak açıklanmış oluyor yani bir insanın görme gücü değiştikçe zaten aynı anda Dünyası değişiyor isterseniz öyle söyleyeyim hiçbir şey yapmanıza gerek yok sadece ve sadece görme gücünüz değişiyor daha fazla İdea gibi olmaya başlıyorsunuz yani aydınlatmaya başlıyorsunuz ve aydınlattıkça görüyorsunuz Işık tuttukça gözükmeye başlıyor ve göz aynı zamanda aydınlatan bir varlık göz güneş gibi olmasaydı göremezdi diye ünlü bir götenin şiiri var göz güneş gibi olması halde hiçbir şey göremezdi tam olarak pilot oyuncu dünya görüşü böyle bir dünya görüşü göz güneş gibi olmaya Baş Işık tutuyoruz yani zihin Işık tutma aracı hocam zihninizi nereye çevirirseniz oradan size bir yansıma meydana geliyor ve tam olarak örtüşüyorsa yani zih ninizde Daha doğrusu ideanın içeriği ile zihninizdeki içerik aynı ise o zaman hakikati görmüş oluyorsunuz Ezeli ve ebedi hakikatleri gördükçe ışıklanmaya başlıyor dünya fakat Hayda gelebilir bu Bir tehlike isterseniz oraya hemen gelin bir defa bu payda dediğimiz şey eğitim dediğimiz şey eğitimin tanımını yapalım okuyalım isterseniz bunu çevireceğim hemen dizide Maalesef çok iyi türkçeleştirilmesi zor tabirler hemen gidelim insan varlığının yani beyzını hatırlayacaksınız ve yazın insan varlığının gözükmeye başlaması demek eğleşme payda yatan olarak payda yatan olarak şu hocam yani faydaya çevirecek olursak eğitim anlamına geliyor paydayı birden geçmemize dönüşüyor hakikati görmek demek eğitilmek demek ve hem yani hakikati kavramaya başladığınız anda eğitilmiş bir insan oluyorsunuz ve başka insanlarda gösterdiğinizde onları eğitim vermiş oluyorsunuz şimdi bu okuyalım [Müzik] insan özünün yeniden bir yere alıştırılması gibi çok zor bir tabir gebelik alıştırmak demek fakat vanın kalmak demek ve onun bir yere yerleşmek demek bir insanın başka biri yerleşmesini sağlamak demek hangi bir yumruk Sizin bir yere yerleşmenizi sağlamak um gebeni ise yeni bir yere yerleşmenizi sağlamak demek o halde paydayı ya insanın daha önce Yaşadığı yerden kalkıp başka bir yerde bu yaşamaya başlamasının sağlamak demek Hatta rastwardasın demiş sonraki bölümde çok güzel tüm ruhun insan ruhunun tümünün perie agogesi yönlendirmek periogi bir yerden başka bir yere doğru çevirmek Demek insan ruhunun tamamen yörüngesini yeniden oluşturuyorsunuz rotasını yeniden belirliyorsunuz bir yerden alıp Öteki tarafa doğru ibreyi kaydırıyorsunuz İşte bu eşlik etme olayı daskeliler insanın tüm varlığının tüm insanın Özünde varlığında yeniden ve yere doğru çevrilmesi ve oraya aktarılması fayda ya demiş olduğumuz şeydir Peki alete ya Nedir alete'yi artık tanımlayabiliriz İki tür aleteyle var birinci alete yağ açığa çıkma ilişkisi tapınak Tanrıların varmasını sağlıyordu insanların birbirlerine varmalarını sağlıyordu Hatta bu şiirsel bir dünya hep söylüyorum bardağı sadece bardak olarak görürseniz şairane olmayan bir dünyada yaşıyorsunuz fakat bardakta bardağın Işığı ışığı ışığa ışığın bardağı yansımasında Eğer güneşi görüyorsanız ışığı görüyorsanız orada bir letafet varsa incelik varsa işlemelerle Örneğin bardaklar işte denebilirler ve Eskiden insanların gündelik hayatını oluşturan nesnelerin hepsi işlemeliydi modern insan biliyorsunuz süse karşı Hatta Adolf Los isminde ünlü bir Mimar var biliyor musunuz adorfilos'u Adolf Los Bauhaus geleneğinin Yani şu anda bizim yaşadığımız apartmanların mucidi olan insanların Bauhaus tüm dünyanın dünyanın %90'ını apartmanlara tıktı tek başına Modern Mimari şu anda Bauhaus ekolü basitçe Hatta aramızda Mimarlar varsa öğrendikleri şey basitçe Bauhaus yani kurucusu da işte şey birkaç tane ünlü Alman eski Mimar Bunlar süse karşı çıkıyorlar diyorlar ki Mimarlar bundan sonra binalarda süs olmayacak tamamen çıplak olacak cepheler Hatta İçlerinden adolfios bir yazı yazıyor diyor ki Dövme insan vücuduna Dövme yapmak büyük bir suçlu olma göstergesidir bir insan vücuduna dövme yapıyorsa suçlu olma potansiyeli vardır süs suçtur diye bir yazı yazıyor süslemek suçtur diye ve diyor ki sadece ve sadece yerliler uyuşturucu bağımlıları ve suçlular eşcinseller vücutlarına dövme yaparlar problemli insanlar vücutlarına dövme yaparlar O yüzden ki modern insan vücuduna dövme yapmaz diyor Dolayısıyla bakın nereden geliyor Dolayısıyla binalarda süsleme yapılmamalı binaların cepheleri tamamen düz olmalı fark ettiyseniz bu gökdelenlerde apartmanlarda hep böyle düz çatı düz cephe hiçbir süsleme olmaz bu bir kuraldır hatta İçlerinde bir adam var aşırı manifestolarla düşünen bir kişi lökorbusief Fransız lökorbusya otomobil hastası diyor ki modern insan otomobile binmeli ve garajlarının olduğu evlerde yaşamalıdır hiçbir zaman dik çatıları olmamalıdır çatılar düz olmalıdır sütun olmamalıdır pilot dediği pilot dediği böyle ince dilekler olmalıdır tamamen fonksiyonel bir dünya Enternasyonal mimari denilen mimari tamamen fonksiyonel bir mimari O yüzden bizim hayatımızda kitaplar rın kitaplık vasfı Aslında çok sınırlı neden ciltleri yok işlemeleri yok Eskiden kitap dediğiniz şey baştan aşağı bir sanat eseri bazıları var ki okumaya kıyamıyorsunuz şimdi Mücellit kaldı mı yani zanaatlerin ölmesi böyle gerçekleşiyor modern tekniği yayıldığı her yerde zanaatleri ölüyor Çünkü zanaatler zaman gerektiriyor insanın yavaş yavaş Kendisinden bir şeyler katmasını gerektiriyor Mimar Sinan dizaynır değil ama sanıyorlar ki Mimar Sinan gitti Tıpkı bugün şeylerdeki gibi Mimarlar gibi geldi açtı Böyle çizdi her şeyi al dedi bunları yapın ve Alın size işte Selimiye Camisi Hay Selimiye Camisi o şekilde yapılmadı Selimiye Camisi Mimar Sinan'ın zihninden çıkmadı Selimiye camisinde binlerce kişi anonim olarak çalıştı onun süslemeleri onun duvar işlemeleri onun her şeyi en küçük yapı taşına varıncaya kadar Mimar Sinan sadece ana hatları belirledi Bunun dışında içeriğini belirleyenler orada yaşayan orada eğleşen oraya kendisinden alın teri ile çalışmasıyla görüşüyle bir şeyler aktaran insanlardı O yüzden Sanat eserlerinin gerçekleri ve güzelleri anonimdir Fakat dikkat ederseniz Biz sanatçı fetişist olduğumuz için sanatçıya çok değer veririz yani imza atılmalı kime ait olduğu bilinmeli Oysaki hâlde bir yerde sanatçıların yapmış olduğu eserler sanatçıların bile nasıl yaptıklarını bilmedikleri şeylerdir Aslında iyi bir sanatçı Nasıl yaptığını söyleyemez Tıpkı iyi bir şairin şiir yazmaya iki kere başaramaması gibi iki kere nehre giremezsiniz iki kere de aynı şiiri yazamazsınız iki kere aynı resmi yapamazsınız bunun nedeni de şu; bunun böyle olmasının nedeni şu biriciklik açığa çıkma ilişkisi Biricik olarak gerçekleşiyor her nesne O yüzden toparlıyorum uzattığımın farkındayım ama çok basit bir şey anlatıyorum size ve Haydi gel zaten hep şunu söylüyor güzel şeyler hakiki şeyler basittirler görmek zordur fakat size göstermeye çalıştığım şey şu çevrenize baktığınızda geçme dur ne kadar güzelsin diyebilmeniz lazım diyemediği şey faus Neyi söyleyemiyordu geçmedi ne kadar güzelsin diyemiyordu ben bu kitaba baktığım zaman geçmedi ne kadar güzelsin diyebilmeliyim Ben evlendiğim zaman Artvin'de bir yaylada evlendim Yaylanın Üstüne altın madeni yapmamalısınız Çünkü yaydanın üstüne altın madeni yaptığınız andan itibaren oranın biricikliğini mahvediyorsunuz suyun suyun kendisini barajlara feda etmemelisiniz Haydi gelin çok güzel söylediği bir şey var Barajı Ren nehrinin üzerine yapmıyorsunuz Ren nehrini barajın üzerine yapıyorsunuz Ben nehrinin artık sizin aşklarınızda bir yeri yok o yaylaların yıldızlarla bir ilişkisi yok köprü değil hiçbir şey hiçbir şey toplamıyor Artık her şey kendisini dağılmaya bırakıyor İşte bu her şeyin birbirine dağılmaya bıraktığı Dünyaya fonksiyonist dünya diyoruz dünyanın fonksiyonlardan ibaret olması modern dünya Haydi gel'e göre bunun müsebbibi ister katılın ister katılmayı metafizik dediğimiz şey çünkü metafizik Mahiyet takıntısına sahip İdea demiş olduğunuz şeyin netice itibariyle tanımlamadan başka bir şey değil nedir sorusunun yanıtını verdiğinizde idea'yı elde ediyorsunuz fakat bir şeyin yanıtının yani nedir sorusunun yanıtını verdiğimiz andan itibaren onu kapsül haline getiriyorsunuz Hale gel şunu göstermeye çalışıyor tanımlama imkansız olan bir şeydir tanımlama Örneğin insan tanımlanabilir bir varlık değildir Dolayısıyla insan tanımında bir varlık olmadığı için de kopyalanabilir bir varlık değildir Yapay Zeka tartışmalarında en çok yapılan yanlışlıklardan birisi de şu bilinç demiş olduğumuz şeyi insan beyninin bir fonksiyonu olduğunu sanıyoruz her şey fonksiyon ya bardak su içmemizi sağlıyor beyinde düşünmemizi sağlıyor bu çok saf bir düşünme şekli düşünme demiş Olduğumuz şey dünyada gerçekleşiyor siz bedeninizle hissetmiyorsunuz siz dünyayı bedeniniz olarak kullanıyorsunuz bazen dünyaya yayılmak demek Hep söylüyorum içe doğru yayılmak beden bulmak bir Yani bir çocuk doğduğu andan itibaren o doğmuş olduğu dünyanın bedenine kavuşuyor artık sizin hisleriniz yıldızların hissi sizin aracılığınızla Yıldızlar hissediyor Sizin gözünüz aracılığıyla ağaç görüyor sizin kulağınız aracılığıyla kuş duyuyor demek istediğim şey her şeyin başka şeyin bedeni olması bedeni olduğu ve düşünmenin de başkasının açısından düşündüğünüz bir dünya ve halde gelin Bütün yazıları böyle paradoksal değer diye bir yazısı var aneksan sözü okudunuz mu o yazıyı bilmiyorum Almancası çift anlamlı aneximandros'un sözü olarak da okuyabilirsiniz sözün dile getirdiği aneksanandros olarak da okuyabilirsiniz haydagerde her şey çift yönlü aneksan söylemiyor Aslında söz aneksan dilini yakalıyor vantrolog gibi vantrologlar denter ventris mide de bekletince de vantrologlar yanlarındaki nesneyi konuşturan şahıslar biliyorsunuz ve midelerinden konuşuyorlar dudaklarını hareket ettirmiyorlar aneksandrosu konuşturuyor varlık aneksan söylediği zaman varlık dile geliyor varlığın dile gelmesi hadisesi bu O yüzden şiir nasıl bir şey biliyor musunuz şiir tamamen varlığın dile gelmesi hale geldi Şöyle ki kesiyordun homeros'un şiirlerini hatırlayın başlangıcı nasıldır a'yı ve Seyyah belleğe ait Doğu akileos u Lom gtk ADS ya teranyum et söyle tanrıça işte şeyin akileus'un o kahredici Öfkesini anlat bize nice Yiğidi şeye hurda kuşa yem etti diye giriyor orada dikkat ederseniz Aydede ya diyor yani söyle bana Tanrı aynısını kesiyor dost yapmıyor mu kesiyor dosta da hessodosun her ikon dağının tanrıçalarına yani Musa'ya minomosyone'ye yalvardığını görüyorsunuz Ey Musa helikon musası bana lütfen anlat Çünkü kendisinden gelen bir şey yok dile gelmesi gerekiyor onun dilinden konuşması gerekiyor alexmandır olsun dilinden varlık Dünyaya Geliyor aynı halde yerde olduğu gibi o yüzden kendisini varlığın giriş olarak düşünür Fakat bu çok şairane bir fikir her şeyi konuşuyor halde gelin dünyasında kitap da konuşuyor Yıldızlar da konuşuyor ağaçlar da konuşuyor Dolayısıyla olabildiğince az müdahale etmeniz lazım hale gelin İkinci döneme bildiğiniz gibi doğu düşüncesine değil yakınlaşması Doğu derken İslam düşüncesini kastetmiyorum Biz Çünkü İslam düşüncesini Doğu olarak nitelendirmememiz lazım asıl Doğu Çin Hint Japonya Doğu dediğimiz yerler orası aslında Çünkü İslam Batı ile beraber aynı Hamza'ya ait İslam coğrafyası ve batı coğrafyası aynı coğrafya Tevrat'ın doğduğu Topraklar aynı zamanda İslam'ın doğduğu Topraklar aynı zamanda Hristiyanlığın doğduğu Topraklar Dolayısıyla burada aynı havzadayız fakat Doğu demiş olduğumuz yer batıdan tamamen kopuk olarak gelişmiş bir yer çıkış bambaşka bir başlangıçları var Hint düşüncesini ya da Japon düşüncesinin kaynakları Batı düşüncesinden tamamen bizim düşüncemizden tamamen ayrı fakat orada şunu görüyor varlık fikrinin değil boşluk fikrinin önüne çıktığını Şimdi üçüncü kavramı tanımlamak istiyorum size hale geldi keşkek teması var biliyorsunuz dasmist ve insanların kafasını karıştırıyor bu hiçlikten ne anlamamız gerekiyor ki diye soruyor insanlar Hatta Haydi gel okuduğu zaman insanlar şöyle Düşünüyor bu saçmalık Hayır diyor ki bu adam varlık dediği zaman bile bomboş bir şey anlıyor hiçbir anlamı yok hiçlik dediğin zaman ise hiçbir şey söylemiyor diyor Ayer bomboş metafizik bomboş anlamsız bir şey hiç din tanımını yapayım mı size hiçlik kişinin kendisini tamamen varlıkların kendisini öteki varlıkların görünmesi için teslim etmesi demek teslim etmek İslam'a da bu açıdan Aslında çok uygun Çünkü kendinizi teslim ettiğinizde Tanrı gözüküyor kendinizi teslim ettiğinizde Güneş gözüküyor Işık Yıldızlar gözüküyor yeryüzü gözüküyor Toprak gözüküyor yılan gözüküyor böcekler gözükmeye başlıyor Siz kocaman dönen küresel bir aynaya dönüşüyorsunuz varlıkların size varmasına vesile oluyorsunuz vesile bir neden oluyorsunuz o yüzden boş olmanız lazım boş olmanız lazım kendinizi tamamen boşaltmanız gerekiyor Fanta horey her şey birbirine yer açar birbirine yol verir ve hiçbir şey olduğu yerde kalmaz yer açacaksınız boşluk yaratacaksınız aofental mekan boşluk yaratmak demek varmasını sağlamanız lazım teslimiyet derken şunu kastediyoruz teslimiyet derken insanın irade bir varlık olmadığı gerçeğine karşı çıkmanız da gerekiyor Haydi gel bu yüzden Örneğin modern İnsanın en büyük belasının iradeyi tanrılaştırmak olduğunu Çünkü deville iradeye irade göstermek nietzsche'nin varmış olduğu nokta güç istenci değil istencin istemenin kendisini istemek Biz Örneğin şu anda neden 5g'yi geçtik hiç bunu düşündük mü herkes bir Kendi kendine şu soruyu sormalı 5g'ye geçmemiz bir zorunluluk mu muydu ben ses nedenini söyleyeyim Biz 5g'ye geçtik Çünkü 5g'ye geçebiliyoruz video et bir kozmikel bunu yapıyoruz Çünkü şundan dolayı yapıyoruz basitçe yapabiliyoruz da biz neden bomba yapıyoruz biliyor musunuz insan öldürmek için falan değil savaşları kazanmak için değil biz bomba yapabilme becerisine sahibiz ve bu yüzden yapıyoruz biz kimyada ve fizikte deli gibi bir noktaya geldik size bir ünlü Amerikalı mühendisin adını söylemek istiyorum nuguet and doong kendisi Vietnamlı küçük yaşta Amerika'ya gidiyor termobarik Bombayı icat eden kadın termobarik bomba dünyanın en iğrenç bombalarından birisi her bomba gibi oda iğrenç fakat termobarik bombalar çok daha kötü Çünkü içinde bir kere patladıklarında bütün oksijene emiyorlar ve uzağında bile olsanız oksijensizlikten ölüyorsunuz şimdi bu mamayı yapan kadın çok meşhur Amerika'da kendisine yani Ulusal güvenlik altın madalyasını verdiler Bu kadına kadında diyor ki ben bu bombe oyu yaptım çünkü Amerikan askerleri Afganistan'da ölmekteydi Biz de mağaralara girmek zorundaydık yani askerlerimizi mağaraları girmek zorunda bırakıyorduk Afgan tepeöristleri öldürebilmek için mağaralarında bu arada Afgan teröristler dedikleri kendilerini vatanında savunan İnsanlar bir şekilde görüşlerini bir önemi yok Adam Afganistan'da Yaşıyorsan Amerika'da yaşıyorsun ve Amerika'dan gidip Afganistan'daki mağaraları bombalıyorsun o kişinin sağcusu orucu komünist ya da terörist olmasını bir anlamı yok ki adam orada tıpkı bir yılan gibi yaşıyor yani orada duruyor İşte sen o adamdır mağarasını öldürmek istiyorsun Dolayısıyla şunu yapıyorsun Beni oraya girmeden onları öldürmeliyim ve öyle bir bomba yapmadım ki oradaki oksijenisin bombayı patlattıkları zaman o mağaranın içerisindeki oksijen emmiyor ve mağaradaki insanları oksijensizlikten öldürüyorsunuz şunu anlatmaya çalışıyorum böyle bir bomba yapmanızın anlamı ne Amerikan çıkarlarını falan savunmak değil modern Teknik bir tür zorunluluk modern teknik kendisini tüm dünyaya dayatıyor 5g'yi istiyor şimdi 6g'ye geçmeme şansınız var mı yok 6 kg'de geçireceksiniz uydu fırlatıyorsunuz on binlerce bu uyduları fırlatma fırlatmamak gibi bir seçeneğimiz var mı hayır Twitter gibi bir şeyin olmaması diye bir seçenek var mı bu dünyada her şey bir zorunlulukla gerçekleşiyor mutlak bir zorunlulukla gerçekleşiyor İşin komik tarafı bunu irade adına yapıyoruz insan iradesini şu anda tanrılaştırmış durumdayız Dolayısıyla yapmama gibi bir seçeneğimiz yok Haydi gel şöyle söylüyor endgvieons iradenin askıya alınması iradenin irade olmaktan çıkartılması şimdi bu çevrildi Türkçeye çevrildiği zaman da insanlar korkuyorlar Ne yani irademizi tamamen teslim edeceğiz tamamen tüm irademizden yoksun mu kalacağız o zaman insan olmaktan çıkmaz mıyız Hayır bu hale gelir çok büyük bir korkudan kaynaklanıyor modern insanın korkusu insan iradesinden vazgeçtiği andan itibaren Panda horey yer açıyor boşluk bırakıyor ve doğmaya başlıyor saklanmayı seviyor serpilmeyi seviyor ve serpilmek için sadece ihtiyacı olan şey boşluk sen ona boşluğu yarattığın andan itibaren o karanlıktan yavaş yavaş Aydınlığa Doğru çıkmaya başlıyor işte alete ya bu demek fakat siz ne zaman ki varlıklar olan ilişkinizi hakikat ilişkinizi doğruluk ilişkisine indiriyorsunuz yani bilme ilişkisine o zaman sizin için Esas mesele sadece ve sadece irade olarak teorik olarak bilmek ve irade olarak gerçekleştirme İkisi de iradenin fonksiyonu bilmek istemek de binmeyi gerçekleştirmek istemekte iradenin fonksiyonu kuraklık Bu anlamda bir işaret Bu sadece ve sadece şunu iddia etmiyorum Bu kuraklık insan yüzünden oluyor demiyorum fakat kuraklığın bizim hayatımızda taşıdığı anlam Daha doğrusu anlamsızlık çok açık kuraklık bizim için hiçbir şey ifade etmiyor artık şöyle düşünüyoruz açığa çıkmak için uygun süreklilik sürekli boşluk hali zamanı kendisi bomboş ama o bomboş olma hali varlığın saçılması olarak kendisini gösteriyor O yüzden hale geldi mekan ve zaman aynı şeydir raun Said diyor buna Arya toparlıyorum doğruluğun bakır Latince tanımı adedwatio intelitus odur ki zihinle şey arasındaki tekabüldür Peki Örneğin bakın devam edelim burada aşamalar var Bunları geçiyorum aşamaları zaten biliyorsunuz okudunuz videonun ne olduğunu anlattım iyi diye Bu arada Örneğin insanın artık iyi bir insan olabilmesi için doğru bir insan olması için yapması gereken şeyler belirle yeteneklerini geliştirmesi gerekiyor Örneğin teknik İnsan insanın bir becerisi ve insanın her becerisi gerçekleştirilmesi gerekir Dolayısıyla teknik iyi bir şeydir böylelikle bu İdea ölçütü haline geliyor görüyorsunuz Platonik bir dünyada yaşıyoruz Aslında hala çok da doğru ve Örneğin aristoterisi nasıl baktığına bakalım bakın Aristoteles hakikati şöyle tanıyor metafizikte basitçe tabii gerçekten anladığı şey bu değil göreceksiniz nikomakosa Etlik'te bambaşka bir şey anlatıyor eski görüş var aristoteleste Fakat burada Örneğin yeni ortaya çıkan hale gelirim dönüşüm nedir ugar estetopisi bırakmasın alla en Diana doğru ya da yanlış bakın aletes artık hakikat değil bu doğru ya da yanlış demiş olduğumuz şeyler bırakmalarda değildir nesnelerde değildir alla fakat en Diana oyadır zihindedir artık doğruluk ve hakikat demiş olduğumuz hakikat ya da yanlış demiş Olduğumuz şey zihinde olup biten bir doğruluk yanlışlık meselesine indirgenmiş oluyor Bakın dekarta bakalım önce Skolastik dünyaya bakalım bakın Ak minimum Hastam bir alıntı yapıyor Hayde gel okuyalım latincesini Veritas Pro intellektü hakikat gerçek anlamıyla asıl anlamıyla [Müzik] artık hakikat demiş Olduğumuz şey zihinde bulunur Örneğin bunu halde gel şöyle çevirmiş Diva High hakikat gerçek anlamıyla insani ya da tanrısal felçtan da yani anlama yetesindedir yeri bunu homojesi İstiyor dekarta bakalım aynı tanımlamayı göreceksiniz hiç fark etmiyor onun tanımı şöyle veri zaten propriye ve fasitatem nomniss'i insolo intellektü gerçek anlamıyla Yanlış ya da hakikat demiş olduğum doğruluk demiş Olduğumuz şey sadece ve sadece nonisi sadece ve sadece ıntellektus'ta bulunabilir yani zihindedir Peki hepinizi teşekkür ediyorum sonucu sonucumu söyleyeyim hale gelin güzel deyişini okumak istiyorum Sizlerle çevirebilir miyim hakikat artık bundan sonra varlığın temel bir yönelimi olarak saklı olmama hali açığa çıkma hali değildir zondan Artık hakikat dediğimiz şey suforgede sonra altında ona vurulan İdea boyundura altında Artık hakikat doğruluk dediğimiz şeye dönüşür Ford and Outlast bundan sonra hakikat demiş Olduğumuz şey var olanların bilinmesinin nişanesidir var olanların bilinmesinin bir özelliğidir hakikat bilmenin bir özelliğidir hepinize sabrınız için teşekkür ediyorum umarım bir şeyler yansıtabilmişimdir ulaştırabilmişimdir ama Sizden gelecek olan sorulara da açığım eleştiriler Tabii ki her şeyden önce soru değil gençleri hep şöyle deniyor biliyorsunuz Ben de sizin sıralarınızdayken çok açıkçası gıcık oluyordum sorularınız derler hep hayır hayır soru değil önce karşı çıkış önce karşı çıkmış soru falan değil karşı çıkışlarınızı sorularınız varsa alabilirim.

Yorumlar